Sevdiğin işi yapmak büyük lüks. Hele bir de bunu sevildiğini hissettiğin yerde yapıyorsan aidiyetin ve emeğin katmerlenir. Ankara’da maçtan bir gün önce Galatasaray yönetiminin yemek üstüne tatlı niyetine dağıttığı kişiye özel mektuplar oyuncularda tam da bunu hissettirmiş olacak ki haftalardır konuşulan zemine gümbür gümbür çıktılar. Birer dakika arayla attıkları iki gol Ankara’daki defteri bir an önce kapatıp Prag uçağına binme planlarıydı.
Detaylandıracak olursak özellikle ikinci golü tekrar izleyin derim. Okan ball’un* tanımı niteliğindeydi. Rakip yarı sahada tam pres oynarken kaybettikleri topu hemen geri kazanıp forvet koşusu yapan stoperiyle de golü buldular. Fizik yıpratan Prag maçından sonra sadece ilk yarıda 8’i isabetli 19 şut atan Galatasaray oyunun büyük kısmını da rakip yarı sahada oynadı.
Emre Hoca Başakşehir’de tarihi fark yediği maçtakine benzer hataları tekrarladı. İlk sırada ise 6 numarasız maça çıkma riskini yazmak lazım. Galatasaray merkezini iki 10 bir 8 numara ile oyundan düşürmeyi hedefleyip oyuna kendi düştü. İkinci yarı değişikliklerle telafi etmek istese de yeterli olmadı.
Yeni transfer Köhn ilk maçında bindirmeleri, bilinçli ortaları, rakip takibiyle mevsimler süren sol bek hasretini dindirmeye geldim der gibiydi ama biz temkinli olup daha ilk maçı bekleyelim bakalım diyelim. Ya da asıl yorumu arkasında iyi bir sol bekle oynayınca oyunu nasıl da etkinleşen Kerem’e soralım.
Okan Hoca gün geçtikçe demini daha da almış bir teknik adam. Kulübesi aslında dar ama değilmiş gibi. Golcüleri formda değil ama takım rahat gol atıyormuş gibi. Sorunları yokmuş gibi gösterip ilmek ilmek çözüm üretiyor.
Galatasaray taraftarı dün gece mutlu uyudu. Takım konsantrasyon modunu açtı, Icardi iki elini kulağına götürdü, zeminden sakatlık çıkmadı, liderlik duruyor, Prag uçağı kalkıyor.*ball: top