Türkiye’nin tahıl ambarı Trakya’da son yılların en kurak ekim ve kasım ayını yaşandı. Son 30 yıllık verilere göre, 50-60 kilogram yağış alan bölge, ekimde 1 kilogram yağış aldı. Bölgede bazı üreticiler buğday tohumlarını kuru toprağa ekerken, bazıları da geciktirip kasım ayına bıraktı. Trakya’da kasım ayında metrekareye 65,8, aralık ayında ise 36,6 kilogram yağışla üreticinin yüzü güldü.
Trakya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölüm Başkanı ve Bitki Islahı Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Yalçın Kaya, buğdayın ülke için en önemli ve en fazla ekilen ürün olduğunu belirtti. Trakya’nın da buğday ekim alanları açısından önemli bir bölge olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kaya, “Son 40-50 yılın belki de en kurak, hiç yağmur yağmadan olan ekim, hatta kasım ayını geçirdik. Ekim ayı derken aslında buğday ekim zamanı olduğu için adı ekim ayı olmuş. Ama maalesef son zamanlarda küresel ısınma çerçevesinde biz ekim ayını terk ettik. Ekimler, kasım ayına kaydı. Yağmur bekledik ancak maalesef hiç yağmadı. Hatta çiftçiler, kasım ayı sonuna kadar da ekimlerini tamamladılar. Biz çok merak ettik, ‘Acaba buğdaylarımız çıkacak mı’ diye. Fakat yağmur, özellikle kasım sonu, aralık başında Hızır gibi yetişti. Şu anda buğday gayet güzel, kışa hazır halde giriyor” dedi.
‘KURAK BİR KIŞ YAŞADIK’
Prof. Dr. Kaya, buğdayın kışa en azından 3-4 yapraklı devrede girmesinin değerini belirterek, “Kök tacının oluşup 3-4 santim aşağıya girmesi. Çünkü özellikle buğday çok daha küçük bir devrede çimlenmeden girseydi, karsız olan donlarda sıkıntı yaşayabilirdi. Buğday bu halde olduğu için şu anda donma tehlikesini kesinlikle atlattı. İkinci önemli nokta da karsız donlara karşı olmaması. Çünkü karsız don olursa, bir yağmurun arkasından 3-4 parmak su içinde kalırsa, kök tacının mutlaka 3-4 santim düşmesi lazım ki kışa ve tüm donlara hazır hale gelsin. En güzeli kar, onları kış döneminde soğuktan koruyan, bizim bitkilerin yorganı. Geçen yıl da çok kurak bir kış yaşadık. Kar neredeyse görmedik. Kar yağdığı zaman daha fazla suyu depolaması, daha sonra fazla miktarda toprak suyunun depolanıp kullanılmasında fayda sağlayacak. Biz, buğdayın şu dönemde gerçekten normal sezonuna yaklaştığını, kuraklık tehlikesinin tamamen atlatıldığını, bundan sonra çok aşırı uzun süre kalan karsız donlar veya yağmurdan sonra toprağın donmasında sıkıntı yaşayabilir ama bu anlamda bir tehlikenin geçtiğini ve önemli tehlikeleri atlattığını görüyoruz” dedi.
‘YAĞMUR YAĞMASA, BUĞDAYIMIZ OLMAYABİLİRDİ’
Yağmur olmasa buğdayın çıkmayacağını belirten Prof. Dr. Kaya, “Hiç yağmur yağmayıp buğday çıkmayabilirdi. Şu an buğdayımız olmayabilirdi. Bu sene buğdaysız da kalabilirdik. Ektiler, arkasından güneşli havalar oldu. Bunlar da buğdayın bu seviyeye gelmesinde faydası oldu. Çünkü bitki gelişmesi devam etti. Kışa çok ince çimlenip girebilirdi. Arkasından da soğuk havalar düşseydi onlar da donabilirdi. Bu anlamda hep buğdayın gelişmesine fayda oldu, hem ektiklerimizin çıkmasına ve arkasından da bu seviyeye gelmesine fayda oldu. Dünyada ekmek, bizim en önemli besin kaynağımız. Buğday bizim en önemli ürünümüz. Avrupa’da veya Rusya hariç dünyada en fazla buğday ekilen ülkelerden bir tanesiyiz. Bu anlamda bizim olmazsa olmaz stratejik ürünlerimizden bir tanesi buğday. Tarım çok büyük etkilenirdi. Ülke olarak ekonomik krize girerdik. Hala savaşlar var, tahıl koridoru diyoruz. Türkiye, dünya un sanayi ve ticaretinde en önemli ülkelerden bir tanesi. İthal de ediyoruz bazen ama bir de aşağıda hiç buğday yetişmeyen bir Orta Doğu, Kuzey Afrika ülkeleri var. Bizim ülkemiz aynı zamanda dünyanın en büyük un, makarna ihracatçılarından. Dünyada en önemli şey, işlenebilir arazi. Bu işlenebilir arazilerimizde buğday ekimi olmadığı zaman pandemi döneminde buğday krizi nasıl yaşandı? Gıdanın aşırı şekilde artmasına sebep olurdu” diye konuştu.
Üreticilerin yabancı otlara da dikkat etmesi gerektiğini belirten Kaya, “Üreticilerin dona karşı, çevre şartlarına karşı yapacakları bir şey yok. Bundan sonra çiftçilerimizin en çok dikkat edeceği, özellikle tarlalarında yabancı otlar varsa bu dönemde uygulanacak yabancı ot ilaçları var. Bunları atabilirler. Çünkü özellikle bazı tarlalarda görüyoruz, ot popülasyonları çok fazla. Hava soğukluğu ve çevre şartları da önemli. Bunlara da dikkat etsinler” dedi.